İLİŞKİLERDE GÖNÜLLÜ ESARET
“Aslıda seviyorum, güzel yanları da var. Çocuklarımız için böyle olması gerekiyor. Biz bu ilişkiyi dönüştürebiliriz.” Bahaneler bahaneler… Memnun olmayıp, kopmayı göze alamadığımız, içinden çıkamadığımız duygusal açlıklarımızın üstünü kapattığımız sözcükler. Peki sizi bu noktaya getiren sebepler nelerdir?
Yaşadığınız ilişki sizin enerjinizi besliyor mu? Yoksa bir duygu vampiri ile mi birliktesiniz?
Hepimizin hayatında böyle bir süreç yaşanmıştır eminim. Müthiş bir özveriyle, karşılıklı yoğun duygularla ve romantizmle başlayan ilişkinin enerjisi birden bire biter ve biz kendimizi kocaman bir alışkanlığın içinde buluveririz.
Tutkunun bitmesiyle edinilmiş bu alışkanlık bize aslında iyi bir dostla birlikteymişiz hissi verirken duygu anlamında da gittikçe büyüyen bir boşluğa dönüşür.
Korkularımızdan ve bağımlılığımızdan beslenen bu ilişki zaman içerisinde bir gönüllü esarete dönüşür. Artık niye orda olduğumuzu bile bilmediğimiz bir durum içindeyizdir.
Farkında bile olmadan bu tutuksuzluk ve heyecansızlık yanında öfke ve psikolojik şiddeti beraberinde getirir. İlişkinin başlarında görmediğimiz ya da göz ardı ettiğimiz o küçücük detaylar kocaman engellere dönüşmüştür artık.
Her seferinde evet bu kez bitmeli dediğimiz noktada kendimizi niyeyse o masadan kalkarken el ele buluveririz.
Bu liste uzar da uzar. Ve sonunda o büyük ümitlerle elimize aldığımız aşk balonu yine sönmüştür işte. Ta ki biz yaşadığımız ilişkide dibin dibini görene kadar.
Artık ne devam etmeye ne de bitirmeye karar veremediğimiz o noktadayızdır. Peki bu kadar zor mudur gitmek? Böyle bir ilişkiyi bitirenler bilirler ki büyük bir yüktür aslında bunun sorumluluğunu taşımak.
İNSAN EN ÇOK KENDİNİ BİLMEZ demiş bir düşünür. Kendimizi sevmemek mi bunun adı? Barışamamak mı kendi benliğimizle? Daha iyisini hak etmediğimizi düşünmek mi yoksa.
Bu kadar zor değil kendimizi, zihnimizi, bedenimizi sevmek.
Kendinize güvenin ve çıkın o durumun içinden. Sadece fiziksel değil duygusal bakımda yapın. Ve unutmayın kimsenin istediği kişi olmak zorunda değilsiniz. Karşınızdaki insan sizi hayatında nereye koyuyorsa sizde onu tam oraya koyun. Ne eksik ne fazla.
Ne demiş Şems “hayatınızın alt üst olmasından korkmayın ne belli altının üstünden iyi olmayacağı.
FİLİZ AYMADIN
Dergimize gelen bu güzel, samimi yazının akabinde bizde sizlere anketleştirerek sorduk.
Gönüllü esaretliklerinizi bizimle paylaşırmışsınız diye işte o efsanevi cevaplar?
Deniz Balıkçı 49 yaşında Öğretmen
Özgürlüğüm benim her şeyimdi. Aşkla yaptığım evlilik zamanla alışkanlığa dönüştü. Uzaklaştığım evliliğimi kurtarmak için eşimin aşkı ve sevgisi yetmedi. Çocuklarım benim evliliğimi devam ettirme sebebim oldu. Birkaç kez evden uzaklaştım fakat bu zaman zarfında kızımın gözündeki ışığın sönmesi beni geri döndürdü. Kıyamadım onların hüznüne vaz geçtim özgürlüğümden, eşim iyi bir insan ve eşime saygım sonsuz fakat bu benim kendi içimde mutlu olmam için yeterli olmuyordu ve bitiremiyordum da. Böyle yaşlanıp böyle öleceğim sanırım. İçimdeki kocaman boşluk bana ömür boyu eşlik edecek. Ben evliliğimden gidemem, kaldığım yerde ise içimdeki kocaman boşluk bana eşlik edecek, özgürlük şimdi sadece okuduğum şiirlerde…
Vahide 34 yaşında Muhasebeci
Sorunlu bir aileden geliyorum haliyle karşıma çıkan insanlarda hep bir sorun oluyor diye düşünüyordum ki yanılmadım. Şimdi bir ilişkim var oda sorunlu ama ben ısrarlıyım her defasında olduğu gibi dönüştürebilirim, başarabiliriz! “Başka kim katlanır bana” gibi kendi kendimi küçümsemelerim beni bu ilişkide tutuyor. Çok aşık mı? değil, “çok seviyor” desem o da değil.Peki nedir beni böyle inatla ilişkime sıkısı sıkı bağlı tutan? Bilmiyorum ama mutlu olduğumu söyleyemem bu ilişkimden de çekip gidemiyorum, sanırım sorunuzdaki gönüllü esaret tam da benim ilişki durumumu anlatan bir durum .
Aysel 43 yaşında Yönetici
Ah ah! Aşk varsa ben varım, ben aşkların kadınıyım! Evet var bir sevgilim üstelik yaşça benden çok küçük, sevgilimde ben de biliyoruz farklılıklar, sosyal hayatta çevre faktörleri bizi bir gün koparacak. Üstelik sadece çevre değil kendi aramızda zaman zaman bu farklılıklar kendini gösteriyor. Bir gün biteceğini bildiğim halde bağlandıkça bağlanıyorum, gitmem gereken bir ilişkide gönüllü esaret yaşıyorum.
Esma .25 yaşında Estiysen
Sevgilimin eve dönüş saatlerinde bir gerginlik basıyor beni. Biliyorum yine saçma sapan şeyler söyleyecek ve beni iyiden iyi gerecek. Bazen “çek git” diyorum sonra bir kahve yapıyorum ve düşünüyorum beni ona çeken sebepleri bulup kalmaya karar veriyorum. Kim billir bunu kaç defa yapmışımdır. Kalmak mı gitmek mi? Bir çok kişi gibi bende kendime sormuşumdur.
Yeşim 38 yaşında Hostes
Yaşı oturmuş ve ne istediğini bilen bir kadın olduğumu düşündüğüm yaşlardayım. Kendime bir hayat arkadaşı seçmiştim belki de birçok özelliğimiz aynıydı fakat duygu eksiliğine takılı kaldık, bir türlü sevgisini gösteremedi adam ve sürekli eleştiren adamın kendisi için bulunmaz nimet olduğunu düşünmesi, bir ayağı kapının ağzında girmeye cesareti olmayan biriyle bu ilişkiden kaçamayan ben ve uzun bir süre git gellerden sonra topladım cesaretimi bir daha geri dönmemek için çıktım yola. Kendime saygım için hiç pişman olmadım ama kalbim başka kimseyi de sevmedi. Belki hayatımda esir olmadım ama kalbimde gönüllü esir oldum.
Murat 29 yaşında Avukat
Oldukça varlıklı bir ailenin tek kızıyla evliyim. Maddi anlamda benden oldukça güçlü olan bu aile her defasında beni ezmekten geri kalmıyor. Her defasında sözcükleriyle beni ezmeye devam ediyorlar. Bazen ceketimi mi alıp özgürlüğüme kaçmak istiyorum fakat kımıldayamıyorum. Evliliğimde beni tutan neydi aşk mı sevgimi? Bilmiyorum ama hayatı sadece para olarak gören bu insanların benden uzaklaşmasını istiyorum.