RÖPORTAJ

PANDEMİNİN RUH SAĞLIĞI ÜZERİNDE ETKİLERİ

YAZAR : Enyy Dergi

30 Nisan 2021


Çağımızın musallatı Covid-19 hastalığı hem bedenimizi hem de ruhumuzu hasta etti. Bu dönemde bu hastalığın psikolojimize olan etkilerini ve çözüm yollarını Marmaris Devlet hastanesinde görev yapan

Psikiyatri Uzmanı Dr. Himmet Türk’e sorduk.

Tehdit ya da belirsizlik içeren durumlar genellikle anksiyete sorununa neden olur. İnsanın, bilinmeyenden ve belirsizlikten korkması normal bir duygudur. Olup bitenler hakkında bilgi sahibi olmak belirsizliği azaltmada etkili olabilmektedir. Modern insan her şeyi kontrolü altına alabileceğini düşünmekte, oysa hayat sürekli değişerek devam etmektedir. Bu değişkenlik modern insanın kontrol duygusunu tehdit ederek belirsizliği artırmaktadır. İnsanların sorunla baş etme şekli anksiyete düzeyini belirlemede önemlidir. COVID-19’un oluşturduğu belirsizliğe tahammül bireysel farklılıklar gösterir. Bu farklılıklar kişilerin tehdit algısı, zorlanma düzeyi, sosyal destek düzeyi, farkındalık gibi değişkenler tarafından belirlenir. Belirsizliğe tahammülsüzlük sonucu gelişen stres sıklıkla dikkat ve konsantrasyon bozuklukları, unutkanlık, dalgınlık, çarpıntı, nefes darlığı, çarpıntı, uyuşma, karıncalanma, kasılma ağrılar üzüntü, kaygı, tükenme, çaresizlik ve panik abartılı hijyen çabaları, içe kapanma, sosyal alandan kopma, eve kapanma şeklinde olabilir. Belirsizliğe tahammülsüzlüğün yarattığı stres psikopatolojilerin artışına neden olabilir.

İNSANLARIN BU DÖNEMDE EN BÜYÜK KAYGISI NEDİR?
DR.HİMMET TÜRK: Koronavirüs hastalığı nedeniyle yaşadığımız salgın hayatımıza damgasını vurarak davranışlarımızı, algılarımızı ve çevreyi değiştirdi. Tüm dünyada COVID-19 hastalığının hızla yayılması, sadece insanların fiziksel sağlıklarını değil aynı zamanda ruhsal sağlıklarını da tehdit etmektedir. Pandemi sürecinde alışkın olduğumuz hayat tarzımızın farklılaşmasıyla birlikte, bireylerin ve ailelerin ruh sağlığı etkilenmiştir.

İnsanların bir sorunla baş etme şekli anksiyete düzeyini belirlemede önemlidir. Yeni bir durum olan COVID-19 karşısında insan, öncelikle yaşamını tehdit durumunu değerlendirir. Ardından, bu tehditle nasıl baş edebileceğini düşünür.. Bireyin gösterdiği reaksiyonlar şiddetli korkudan kayıtsızlığa ve kaderciliğe kadar değişen bir yelpazede olabilir.

ANKSİYETE KORKUSUNU NASIL YENEBİLİRİZ?
DR.HİMMET TÜRK: Tehdit ya da belirsizlik içeren durumlar genellikle kaygıya neden olur. İnsanın, bilinmeyenden ve belirsizlikten korkması normal bir duygudur. Olup bitenler hakkında bilgi sahibi olmak belirsizliği azaltmada etkili olabilmektedir. Kaygı yaşamın normal bir parçasıdır. Herkes günlük yaşam içinde değişik konularla ilgili kaygı duyabilir. Yetişmesi gereken bir iş, sınav, sağlık, para, çocuklar ve aileyle ilgili sorunlar birçok insanı kaygılandırabilir. Aslında kaygı, bir ölçüde bizim günlük sorunlarla baş edebilmemiz için hazırlıklı olmamızı, bir tehlike durumunda da hızlı karar verip kurtulmamızı sağlar. Normalde bu tür kaygı hafiftir ve baş edilebilir düzeydedir.

Potansiyel olarak tehdit edici uyaranlar Yaygın kaygı bozukluğuna sebep olabilir bu durum yetişkinlerdeki en sık yaygın kaygı bozukluklarından biridir. Tedavi sürecinde bilinmeyeni kabul etmeme ve kesinliği aramak yerine, belirsizliğe tahammülsüzlüğün ele alınması, belirsizliği kabul etme ve tolere etme becerisinin geliştirilmesi önemlidir.

HASTALIĞA YAKALANMA KORKUSUNU NASIL YENEBİLİRİZ?
DR.HİMMET TÜRK: Pandemi, zorlu ve stres yükü fazla olan bir dönemdir. Öngörülemezlik, belirsizlik, hastalığın ciddiyeti, yanlış bilgilendirme, sosyal izolasyon ve stresin ruhsal hastalıklara katkısı bilinmektedir. COVID-19’un oluşturduğu belirsizliğe tahammül bireysel farklılıklar gösterir. Bu farklılıklar kişilerin tehdit algısı, zorlanma düzeyi, sosyal destek düzeyi, farkındalık gibi değişkenler tarafından belirlenir. Kişinin COVID-19 tehdidiyle ilgili algı düzeyi düşükse, zorlanma düzeyleri alt düzeydeyse, sosyal destek sistemleri fazlaysa, farkındalık ve kabullenme becerisi fazlaysa belirsizliğe tahammülü daha fazla olmakta ve COVID- 19’la ilgili herhangi bir psikolojik olumsuzluk yaşamamaktadır. Stresle baş etmek için çeşitli teknikler bulunmaktadır.

Yaşanılan zorlayıcı döneme bağlı olarak ortaya çıkan stres belirtilerini önlemeyi ya da azaltmayı hedefleyen yöntemler, korku, üzüntü, öfke gibi duygulardan kurtulmayı hedeflemez. Stres yönetiminde göz önünde bulundurulması gereken fiziksel aktivite ve beslenmenin yanı sıra, çeşitli gevşeme teknikleri de kaygı ile başa çıkmada kullanılması önerilen yöntemlerdir.

DOKTORA HANGİ DURUMDA GİDİLMELİ VE İLAÇ NE ZAMAN KULLANIL MALI?
DR.HİMMET TÜRK: Yeni bir uyum dönemi olarak karşımıza çıkan bu süreç bireylerde yeni ruhsal yakınmaların ortaya çıkmasına veya var olan psikopatolojilerinin şiddetlenmesine yol açabilir. Enfekte kişi sayısı arttıkça, muhtemelen kendisi ve yakınlarının enfeksiyonu kapma korkusu daha fazlalaşmaktadır. Bu dönemde stres sıklıkla dikkat ve yoğunlaşma bozuklukları, uyku sorunları, unutkanlık, çarpıntı, gerginlik, panik hali üzüntü, isteksizlik çaresizlik, içe kapanma öfke patlamaları ve abartılı temizlik yapma, şeklinde olabilir.

Kişinin duygu, düşünce ve davranışlarda farklılaşmalar, aşırı ve uygunsuz hâller ortaya çıkmışsa işlevselliği azalmaya başlamışsa uzman yardımı ile birlikte ilaç ve psikoterapi seçeneği göz önünde bulundurulabilir. Süre uzadıkça anksiyete fobi, depresyon, obsesif kompülsif bozukluk, travma sonrası stres bozukluğu, psikosomatik hastalıkların daha sık görülmesi söz konusu olabilir.

İLAÇSIZ TEDAVİ YÖNTEMLERİ NELERDİR?
DR.HİMMET TÜRK: Karantinaya alınan kişilere, başa çıkma ve stres yönetimi teknikleri konusunda pratik öneriler verilmelidir. Karantina altındaki kişiler, zorluk ve tahammülsüzlük yaşadıklarında empati gösterilmeli ve destek olunmalıdır. Karantinanın kişinin kendisi ve diğerlerinin yararına olduğu belirtilmelidir. Karantinanın sosyal mesafenin kişinin, yakınlarının ve diğerleri için güvenli bir ortam oluşturduğu hatırlatılmalıdır. İzole kişiler için video aracılığıyla psikolojik danışmanlık sağlamak kişilerin ailesi, arkadaşları, sevdikleri insanlarla iletişim halinde olmaları, mümkünse görüntülü görüşmeleri mevcut panik duygularının ve gerginliklerinin azalmasına olanak sağlayacaktır. Evde karantinaya alınan kişilerin herhangi bir fiziksel ya da ruhsal belirti yaşadıklarında hızla ulaşılabilen sağlık hizmetini alabileceklerini bilmeleri korku, endişe ve öfke duygularını azaltacaktır.

PANDEMİNİN ÇOCUKLAR ÜZERİNDEKİ ETKİSİ NEDİR?
DR.HİMMET TÜRK: Pandemi yükü sosyal, ruhsal ve fiziksel yönden çocukları mevcut krizlerden fazlaca etkiler hâle getirmektedir. Çocukların okuldan ve arkadaşlarından ayrılması, süreci anlamlandırmada zorlanmaları, aile bireylerinin pandemi gerçeğiyle ilgili verdikleri tepkiler ve bu eksende değişen yaşamları gibi güçlükler dışında, yaşayabilecekleri muhtemel bir diğer problem de boş zaman etkinliklerine kısıtlamalar getirilmiş olmasıdır. Çocuklar ve ergenler için akranlarıyla vakit geçirmenin olumlu etkileri göz önünde bulundurulduğunda, yaşıtlarıyla sınırlı bir araya gelmeleri çocuklarda engellenme, öfke ve davranış bozukluğu gibi ruhsal sorunlara yol açabilmektedir. Çocuklarda ruhsal sorunlara sebebiyet veren bir başka faktör de ailenin sosyoekonomik durumudur. Ailenin yaşadığı finansal zorlanmalar ebeveynler, ergenler ve çocuklarda çeşitli ruhsal problemlere zemin hazırlamaktadır ayrıca bu süreçte aile içi şiddetin artması çocukların şiddete ve istismara tanık olmasına veya bu duruma maruz kalma riskini artırır. Bu riski en aza indirgemek için çocuklarla evde ortak zaman dilimleri içerisinde gerçekleştirebilecekleri etkinlikler yapılabilir. Mesela birlikte kitap okuma çocuğun yaşına uygun film seyretme, yine çocuğun yaşına uygun oyunlar oynamak çocuğun kaliteli zaman geçirmesini ve ruhsal açıdan daha az etkilenmesini sağlar.

Dr. Himmet Türk

Psikiyatri Uzmanı

PANDEMİNİN RUH SAĞLIĞI ÜZERİNDE ETKİLERİ

YAZAR : Enyy Dergi

30 Nisan 2021

RÖPORTAJ

İlgili Başlıklar


Copyright 2024