
HANDAN
Handan, en etkileyici ve havalı olandan bir gülüşüyle ortalığı yakıp kavuran, çok iddialı, güçlü ve çalışkan bir kadındı. Saçlarını savurduğunda rüzgarıyla yakıp kavuran bir enerjisi vardı. En çok, ışıkların önündeki kadını merak ettik ve sorduk: “Sen kimsin?”
Gülümsedi ve ekledi: “70 ve 80’li yıllarda büyüyen birçok çocuk gibi, ben de sevgisiz bir ailenin sevgisiz büyüyen çocuklardan biriydim. Şimdi bu kadar çok kahkaha atıyor ve bu kadar güçlü duruyorsam, sebebi kötü çocukluğuma armağan ettiğim güzel geleceğimdir.”
Sevgisiz büyüyen çocuklardan biri olmak yeterli değildi sanırım bir de erken büyüdüm ben.
16 yaşımda gelin edildim. Hiç tanımadığım birine… Annem ve babam ayrıydı. Üvey annem cahil bir kadındı, başkasının doğurduğu çocuk gözüyle bakıyordu bana. Reşit olmadan, evden gönderildim. Oysa sevilebilmek için her şeyi yapardım. Küçük yaşımda, yaşadığım şiddetin ve sömürülmüş çocukluğumun acısını saklamaya çalışırken, gözlerimin derinliklerine yaşları iter, gülümserdim.”
Tabii, çocuk yaşında evlendirilmek nedir bilmiyorsun. Bir evlilik nedir anlamıyorsun. Ama elimden geldiği kadar, kendi çapımda ayak uydurdum yaşantıma. ‘’Belki benim de yanlışlarım vardı’’ diyorum bazen, sonra 16 yaşında ne kadar yanlışı olabilir ki bir çocuğun diye düşünüyorum kendi kendime. Çocuk demişken, 18 olmadan da anneliydim. Büyükler, ‘Çocuk aileyi güçlendirir’ diye diye beni de ikna ettiler, onlara uydum. Hamile kaldım ve ‘’iyi olacak’’ denilen yuvayı ayakta tutmak için anne oldum ama daha da kötüleşti yaşadıklarım. Şiddetin dozu artıkça yaşadığım yerden nefret ettim. Eşim benle yaşıttı. Oda küçüktü ve yaşadığımız sorunlarla baş etme yöntemi şiddetti. “Ne kadar gitmek istemeyip çabalasam da başka çarem kalmamıştı. Bebeğimi alıp, baba evime döndüm.”
Şimdi iki kişiydik; ben ve bebeğim. Sizce, çocukken fazlalık gibi görülen ben, çocuğumla kabul görür müydüm? Maalesef görmedim. Bu sefer de hiç görmediğim, yaşça büyük biriyle evlendirildim. Kim bu yeni adam? Bu kadar kolay mıydı evlilikler? Anlamadan, ikinci eşimle yeni hayatıma başladım.
Bir süre, yaşının verdiği olgunlukla beni hoş tutan bu insan, yeniden anne olmamla bütün iyi niyetini kaybetmişti. İlk göz ağrım, benim tüm kederlerime ortak olan çocuğum, ona fazlalık gibi gelmişti. Bu kadar göze batması, kavgalara ve şiddete dönüşmüştü. Artık durmak istemiyordum. İki çocukla kaçıp gitmek delilik gibi gelmişti. Ama bir gün gözümü karartıp, evden uzaklaştım, ailemin beni bulamayacağı, Marmaris’e.
Işıl ışıl bir dünyanın nasıl tutulacağını bilmiyordum. Korktum ama sanırım, geride bıraktıklarımdan daha zor değildi. Hemen bir iş ve çocuklarım için bakıcı buldum ve tüm hırsımla çalışmaya başladım. Akıllı ve kararlı bir kadın olarak, aileme ve evlendiğim insanlara inat, çocuklarımın bana ihtiyacı olduğunu düşünerek direniyordum. Bazen insanları bir basamak ya da gönül dostu olarak gördüm. Hayatımda insanlar tanıdım. Ama asla âşık olmadım. Sanırım, güçlenene kadar tek olmam gerekiyordu. Hatalarım da vardı, ama hırsımdan üstün gelen hiçbir şey yoktu. Çok çalıştım, şansımı kendim yarattım ve kendime güzel bir yer edindim. Para kazandıkça, kendimi daha çok sevdim; güvenim arttı, “Ben yaparım” dedim ve başardım.”
Geriye kaldı aşk… Onu da şimdi, evli olduğum eşimde tamamladım. Beni benden daha çok seven, değer veren bir adamı bulmuştum. Çocuklarım yanımdaydı. Üçüncü eşim, hayat arkadaşım, bana tüm sıkıntılarımı unutturmuş, prensesler gibi bir hayat sunmuştu. Güçlü ve güvenilir bir adamdı, tanıştığımızda gerçekten hissetmiştim. ‘Ben bu adamla mutlu olurum’ demiştim. Oldum da gerçekten eşimi seviyorum ve başkasıyla mutlu olamayacağımı biliyorum yaşadıklarım beni sorunlu bir kadın yapmıştı çok hırlı ve sert bir kadın olmuştum. Eşim iş aşkıma hayran ve her şeyini bana soran benimle her şeyi paylaşan bir insan. Aklımı seviyor, bana değer veriyor ve beni yanında taşımaktan gurur duyuyor. Geçmişimi bilip zaman zaman inişli çıkışlı hallerimde beni anlayan ve sakinleşmem için her şeyi yapan bir insan.
Ama bu, benim rahatlamamı sağlamadı. Çalışmaya devam ettim; daha istekli, daha hırslı oldum. İçimdeki hırsı söndüremiyorum, en zirvede olmak bile beni mutlu etmiyordu. Artık o eski mutsuzluklara dönmeyeceğimi biliyorum. Yine de içimde derinlerde bir yerde yok sayılmanın ve istenmeyen kişi olmanın verdiği kırgınlıkları silip atmaya çabalıyorum. Belki de bu çalışma hırsı ve çocuklarımın asla yaşamasını istemediğim o duygular sağlıyor ilerlememi. Geçmişim beni geriye götüremez. Ben tüm bu tecrübelerimle ileriye bakıyorum ve hayatıma bir itici güç olarak kullanıyorum bu duyguları.
Handan tüm zorluklarla ayakta kalmayı başarmış güçlü bir kadın. Sizde hayatınızda bu zorlukların içinde hissediyorsanız kendinizi hiçbir şey için geç olmadığını bilin. Gücünü kendinizde bulun. Handan hepimiz için yeniden ve yeniden ayağa kalkabileceğimizi gösteren bir örnek sadece. Kendinize güvendiğinizde yapabilecekleriniz için bu hikâyeyi sizlere anlatmak istedik. Bizimle bu güzel sohbeti gerçekleştirdiği için kendisine ENYY ekibi olarak teşekkür ederiz.
