Bir tarafta doğası gereği bir yuva kurma hayali ile yaşayan kadınlar, diğer tarafta sorumluluk duygusundan kaçan, ekonomik kaygılar yaşayan, özgürlüklerinin kısıtlanacağını düşünen erkekler.
Evlilik kurumuna olan inançlarını ara ara sorgulayan erkekler, doğru kadını aradıklarını sansalar da aslında doğru kavramının ne olduğundan emin değillerdir. Dışarıda çok fazla seçenek olduğu düşüncesi ile arayış içinde olan erkekler, gün geçtikçe yalnızlıklarına yalnızlık katmaya devam ediyorlar. Günün sonunda kadınlar da, erkekler de yalnızdır aslında.
Konuyla ilgili 10 kişiye sorduk-
Cem(40) Mimar : Hiç evlenmedim. Hayatımda 2 kez ciddi bir ilişkim, sayısını hatırlamadığım kadar flörtüm oldu. Aşık olmadım ama sevdim. Evliliğe bundan 5 yıl önce çok yaklaştım ama korktuğum için kaçtım. Neden korktuğumdan emin değilim. Kıskanılmak her insanın hoşuna gider. Ben, hiçbir şeyin aşırısı taraftarı değilim. Evlendiğim zaman karımın beni sahiplenmesi, kısıtlaması, kıskanacağı korkuları sardı. Belki de bundan kaçtım. Yalnız kalmak istemiyorum. Doğru kadın beklemiyorum. Ama doğru zamanı bekliyorum.
Murat (45) pazarlamacı: Yoğun bir iş tempom var. Haftanın tamamı şehir dışında geçiyor. Hafta sonunda kendi özel ihtiyaçlarımla ilgileniyorum. Evlilik gibi ağır bir sorumluluk kaldırabilecek gücüm kalmıyor. Çalışmadığım zamanlarda kendimle baş başa olmayı seviyorum. Evlilik sorumluluğu yerine uzun ilişkiler tercihim oluyor.
Talat(28) işletmeci : Oldukça hareketli bir işim, birlikte zaman geçirmekten keyif aldığım arkadaş grubum var. Ortak noktamız aslında hepimizin bekar olması. Tanıştığım kadınların ilişkinin daha başında konuyu evliliğe getirmesi beni ilişkilerden de soğutuyor. Özellikle biz erkekler düzenli bir hayatın hayalini kursak da kadınların bu aceleci tavırları bizi korkutuyor.
Akın (35) Reklamcı : kendi düzenini kurmuş biriyim. Biz erkeklerin sorumluluk duygusundan kaçtığı yönündeki oluşan yargıya katılmıyorum. Baktığınızda hepimiz ayaklarımız üzerinde duruyoruz. Kendi bireysel alanımızın düzenini sağlıyor, faturalarımızı ödüyor, yemeğimizi yapıyoruz. Ama hayatımızı geçireceğimiz kadın konusunda yanlış karar vermek istemediğimiz için uzak duruyoruz. Çünkü kimse kimseye bütün çıplaklığıyla gelmiyor. Yalanlar, yanlışlar üzerine de bir evlilik yapmak tamamen kumar oluyor. Yoksa her insan gibi bir yuva kurmak istiyoruz.
İlker (37) Memur :Bir devlet kurumunda çalışıyorum. Küçük bir birikimim olsa da aldığım maaş belli. Evlenip yuva kurmayı, çocuk sahibi olmayı herkes gibi ben de istiyorum. Ancak günümüz şartları malum. Bugün evlenmeye kalktığında sırtına binecek yük iki kişilik olacak. Bir de çocukların olduğu zaman bunun altından kalkamama korkusuyla evlilik kurumuna karşı biraz uzak kalmayı seçiyorum. Benim gibi düşünen çok kişi var çevremde. Sorumluluk duygusundan kaçtığımdan değil de maddi olarak altından kalkabileceğimden şüphe duyduğum için evlenmek istemiyorum.
Zeki (42) Avukat : Kadınlar çok baskıcı oluyor ve erkeklerde bundan olabildiğince kaçıyorlar. Keşke her şey sevgililik dönemindeki gibi olsa. Birbirini seven iki insan aynı evi dahi paylaşırken sıkıntı yaşamıyorlar. Ama ne zaman imzalar atılsa kadınlar baskıcı, sahiplenici bir havaya giriyorlar. Evlilik kurumunun temelindeki sadakat, saygı bu nedenle sallanıyor. Zaten erkeklerin sırtında aile kurmuş olmanın verdiği ağır bir yük oluyor. Üstüne kadınların baskıcı tavırları eklenince erkek dışarı kaçıyor. Çevremizdeki bu örnekler maalesef sorumluluk duygusundan kaçmamıza neden oluyor.
Sertaç (37) – Müzisyen: Son yıllarda bazı değerlerden uzaklaşıldığına hepimiz yakından şahitlik yapmıyor muyuz? Erkek olsun, kadın olsun ilişkilerde kolaya kaçıyor. Burada bütün suç kadınların demeyeceğim. Bence toplumumuzun sorunu haline geldi. Eskiden birbirini seven iki insan karşılaştıkları her engeli el ele aşmak için mücadele ederdi. İlişkilerine sahip çıkar, evlenmek, yuva kurmak için fedakârlıklarda bulunurlardı. Ama günümüze bakınca özellikle özgürlük ruhunun ağır basması, çevremizdeki faktörler nedeniyle sorumluluk duygusundan kaçar olduk.
