HADİ BAŞLAYALIM
Malzemeler:
⦁ Bir bardak su (çevredeki enerjiyi toplamak için)
⦁ Sevdiğinin saç teli
⦁ Bir avuç nemli toprak (enerjiyi dengelemek için)
⦁ Birkaç adet zeytin yaprağı (kuru olmalı)
⦁ Sevdiğin kişini adının yazılı olduğu bir kâğıt (mümkünse A4)
⦁ Bir adet kibrit (çakmak olmaz)
⦁ Sac tencere
Dolunayın olduğu bir gece büyüyü yapacak olan kişi banyo yapıp tertemiz olmalı ve tüm kötü düşüncelerinden arınmalıdır. Sonrada kalbinde sevdiğinin adını tekrarlayarak tüm malzemeleri yazıldığı sırayla tencereye koymalıdır. Tüm bunlar ay ışığında yapılmalıdır. En son sevdiğin kişinin adının yazılı olduğu kâğıt tencereye konulup yakılmalıdır. Hepsi bu kadar artık tamamen sizin…
BENİMLE TEKRAR ET
Bu büyünün yapıldığı kişi gözü benden başkasını görmesin, baktığı her yerde bir tek ben olayım, benden başkasına bakarsa gözünün feri, benden başkanına sarılırsa kolunun gücü kalmasın. AMİN.
Tamam, tamam sakin olalım, bu iş öyle tekrar etmekle olmaz, kalpten inanmak gerektirir önce. Hem yaptığın büyünün kalıntılarını toprağa güzel bir ağaç tohumuyla birlikte gömmelisin (ağacı sen seç artık), bu işlemi de yaptıktan sonra her hafta mutlaka büyünü sulamalısın, güneş aldığından da emin ol. Göreceksin ki; ağacın filiz vermeye başlamış. Sen ona su verdikçe o büyüyecek ve meyve vermeye başlayacak. Tıpkı bu ağaç gibi, büyü ile kendine bağlamak istediğin şahısla arandaki ilişkiye, böyle özenle emek verirsen olacağı gibi.
AH PTOLEMAİS AH
Bunları yapan ilk siz değilsiniz. Muhtemelen sonda olmayacaksınız. Dostumuz Sarapammon’ u düşünün… Nasıl bir çaresizlikte kaldı da yaptığı büyü 3-4. yüzyıldan 21. yüzyıla kadar ulaşıp, bizlerin bu yazısına ilham oldu acaba?
SARAPAMMON’UN BÜYÜSÜ
“Bu bağlama büyüsünü size, yeraltı tanrıları Pluton ve Kore’ye, Persephone, Ereşkigal ve Adonis’ e ve Barbaritha ve yeraltının Hermes’ ine ve Toth’ a ve muktedir Anubis’ e, Hades’ in kapılarının anahtarını elinde tutan Pseriphtha’ ya, cehennemin tanrılarına, vakitsiz ölen erkek ve kadınlara, genç erkeklere ve bakire kızlara havale ediyorum. Yıldan yıla, aydan aya, günden güne, saatten saate, geceden geceye… Antinoos’ un ruhuna yardımcı olsunlar diye bütün ruhları buraya çağırıyorum. Kendini benim için canlandır, her yere git, her köşeye ve her eve gir ve Aias ile Origenes’in kızları Ptolemais’ i bağla. Öyle ki önüne gelenle yatmasın, anal ilişkiye girmesin, başka bir adamla zevk almak için hiçbir şey yapmasın. Sadece benimle, Area’ dan doğma Sarapammon’ la olsun. Bensiz, Sarapammon’ suz, yemesin içmesin, kimseye şefkat göstermesin, dışarı çıkmasın, uyumasın bile… Ölü adam Antinoos’ un ruhu, seni korkuya ve titremeye neden olan, sesiyle yeryüzünü açan, ruhları dehşetle irkilten, nehirleri ve kayaları parçalayıp birbirinden ayıran isminle çağırıyorum. Ölü adam Antinoos’ un ruhu, seni çağırıyorum. Güçten düşme, bilakis benim için kendini canlandır ve her yere, her köşeye, her eve gir ve Ptolemais’ i bana doğru çek. Bana, Sarapammon’ a gelene dek, yemesin içmesin, benden başka bir adamı kabul etmesin. Bana karşı ilgisiz duramayacak hale gelene kadar onu saçlarından ve kalbinden sürükle. Ptolemais’ i, hayatım boyunca bana itaatkâr, aşk dolu, beni tutkuyla ister ve aklından geçen her şeyi bana anlatır şekilde elimde tutayım. Eğer bunu benim için başarırsan, seni özgür bırakacağım.”
ZAVALLI SARAPAMMON
Ptolemais bu büyü ile Sarapammon için saçlarından ve kalbinden sürüklendi mi bilemiyoruz, bizim bu tablette yazanlardan anladığımız bir şey var ki Sarapammon arkadaş çaresiz olduğu kadar zavallı bir insan. Yoksa bildiği bütün tanrıları böyle meşgul etmek yerine Ptolemais kızımıza içtenlikle sevgisini sunabilirdi. Aşk illa karşılık almak mıdır? Sevdiğinin mutluluğu sende değilse sessizce gidebilmek, sevginin onurunu yüceltmek değil midir?
BÜYÜLER ŞÖYLE DURSUN GÖZLERİNİZİN İÇİNE BAKTIĞINDA KALBİNİZİ AŞKLA DOLDURAN MUHTEŞEM BİR HAYAT ARKADAŞI TEMENNİ EDİYORUM HEPİNİZE.
ZATEN DÜŞÜNÜNCE AŞKIN KENDİSİ DE BİR BÜYÜ DEĞİL Mİ? YOKSA AYAKLARIMIZI YERDEN KESEN, AKLIMIZI BİR KARIŞ HAVAYA UÇURAN BU GÜÇ NE?
Eski çağlardan bu yana yapılageldiği anlaşılan aşk ritüellerinin insanların aşka ve sevilmeye olan ihtiyaçlarının hiç değişmediğini göstermektedir. Arkeolojik kazılarla bulunan bir takım nesnelerde de rastlanan bir takım yazılarda insanların sevilmek için birçok yola başvurduğunu kanıtlıyor. Sevilmeyi bu kadar istiyorken sevmek için ne yapıyoruz. Emek vermeden elde etme isteği, tam insan doğasının bir yansıması gibi, değil mi?
